Haşr Suresi Okunuşu – Haşr Suresi Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Meali, Tefsiri Ve Fazileti
Haşr Suresi, ismini ikinci ayette geçen “li evveli’l-haşr” ifadesinden almaktadır ve okunuşu, anlamı ve fazileti büyük bir öneme sahiptir. Sabah ve akşam Haşr Suresi’nin Türkçe okunuşu, özellikle son üç ayetini okuyanlar için önemli müjdeler içermektedir. Bu geleneğin temelinde, Peygamber Efendimiz’in hadisine dayanarak özellikle sabah namazlarından sonra Haşr Suresi’nin son üç ayetinin okunması yer almaktadır. Bu sebeple, Haşr Suresi’nin Türkçe anlamı ile Arapça yazılışı iyi bir şekilde öğrenilerek düzenli bir şekilde tekrarlanmalıdır. İşte Haşr Suresi’nin fazileti, meal, tefsir ve okunuşu…
Haşr Suresi Kaçıncı Sayfada?
Lev Enzelna duası olarak da anılan Haşr Suresi, Kur’an’ın iniş sıralamasına göre 59. suredir. Bu sure, Kuran-ı Kerim’in 28. cüzünde ve 544. sayfasında yer alırken, 545, 546 ve 547. sayfalarda devam etmektedir.
Haşr Suresi Meali
Haşr Suresi, Allah’ın sonsuz gücü ve yüceliğiyle yakından ilgili bir suredir. Özellikle son üç ayette, Allah’ın sınırsız ilmi ve engin rahmeti vurgulanmaktadır. Bu sure, Allah’ın emirlerine uyarak O’nun hoşnutluğunu kazanma ve ebedi hayata hazırlık yapma konusunda bir öğüt içermektedir.
Haşr Suresi Kaç Ayet?
Haşr Suresi, toplamda 24 ayetten oluşan bir suredir ve bu surenin özellikle son üç ayeti büyük bir öneme sahiptir. Kur’an-ı Kerim’in 544. sayfasında bulunan bu sure, son altı ayetinde Allah’ın en büyük ismi, İsm-i A’zam’ı içermektedir.
Haşr Suresi Konusu Nedir?
Haşr Suresi’nin son üç ayetinde, evrenin tüm varlıklarının Allah’ı (C.C) yücelttiği, O’nun birliği, ilminin sınırsızlığı, rahmetinin derinliği, irade ve gücünün mutlaklığı, eşsiz yaratıcılığı vurgulanarak, kalplere tevhid inancının, Allah sevgisi ve saygısının yerleştirilmesi amaçlanmaktadır. Günümüzde, bu ayetlerin sabah namazından sonra okunması bir geleneğe dönüşmüştür. Sure aynı zamanda, Allah’tan korkmayı ve ebedi hayat için hazırlık yapmayı öğütleyen ifadelerle doludur.
Bu sure, temel olarak Mekke’li müşriklerle ittifak kuran Nadiroğulları’nın Medine’ye topluca sürgün edilmesinden bahseder. Ayrıca, Yahudilerle antlaşma yapan münafıklara da atıfta bulunulmuştur.
